Hakkında

Hırsı, azmi, zaafı, başarısı, başarısızlığı, doğrusu, yanlışı, acısı, sevgisi, düşüşü, yükselişi, üzüntüsü, hatası, sevabı, günahı ve daha bir çok özelliği ile, insandır kendisi.

Uçsuz bucaksız bu evrende küçük bir varlıktır kendisi. Fakat dik başlıdır, çatışmacıdır, ama bir amacı vardır hep. İnanmaz, dünyaya sadece, doğup, büyüyüp öyle sıradan işler yapıp sonra da ölmek için geldiğimize. İz bırakmak gerektiğine inanır, fakat şahsi değildir bu düşüncesi, ismi anılmasa da olur, bir bütünün içinde biz olmayı amaçlar ve hep de bizdir zaten, kendi deyimiyle.

Fatih’in İstanbul’u 21’inde fethetmesi sürekli bir sorguya itmiştir kendisini, “sen daha ne yaptın ki” diye sorgular kendisini. Girişimci bir ruhu vardır, yapamayacağı bir şey olduğuna inanmaz, bilir ki inanmak başarmanın neredeyse tamamıdır. Güvenir yalnızca tek büyük yaradana, kendi kendisinin tekamül sürecinde neredeyse ulaşmıştır bu güven duygusunun tamamına, ama bilir sürekli bir tekamül içinde olduğunu ve o yüzden hiç bir zaman tam olmayacağını.

Bir arayıştır hayatı, hikmetin arayışıdır bu, eşyanın sırrına vâkıf olmadır. Nasıl bulacağını da bilmesine rağmen, daha o seviyeye erişememiştir kendisi. Büyük arzularından biridir bu, düşmüştür aklına bir ayet ile (Enfal Suresi, 29.Ayet).

Sorumludur kendisi Bosna’da akan kandan, Filistin’de öldürülen bir çocuktan, Suriye’de kıyılan bir candan veya başka bir toprakta soğuktan, açlıktan ölen insanlardan, hepsinin hesabını vereceğini bilir ve bunun bilinciyle atar adımlarını, karınca gibi olduğunu düşünür, Hz.İbrahim’in ateşine su taşıyan.

Aklındadır hep Aliya’sı,  Hz.Ömer’i ve diğerleri, benzemek de ister onlara. Hatta almışım diye düşünür Hz Ömer’in öfkesini. Bilge Kral’ın yolundan gitmeye çalışır, fikirlerini yakalamaya, içselleştirmeye, çabası devam edecektir elbet, hız kesmeden, durmadan,

Allah’ın izniyle…

Musa YUVACI

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir