Etiket arşivi: bilinmezlik

Tarihe Düşülen Not

İnsan üzerine düşünüyorum, bir çok yorum yapılabilir ama benim en çok benimsediğim bilinmezlik. Bahsedilen bilinmezliği bir örnekle açıklayalım;

İki bilge bir nehrin üzerindeki köprüden geçiyorlar, bilgelerden birisi diyor ki, “keşke balıklar gibi mutlu özgür olsam”, diğer bilge de ona “sen balık değilsin ki onların mutlu özgür olduğunu nereden bilebilirsin” bunun üzerine bilgenin cevabı gayet güzeldir, “sen de ben değilsin balıkların mutlu özgür olduğunu bilmediğimi nerden biliyorsun!”. Aslında şu anda sadece kendimizi biliyoruz ve diğer insanları bildiğmizi sanıyoruz.

Sonra biraz daha düşünmeye devam ediyorum, biraz daha derinlere doğru biraz daha içeriye doğru. Ama sık sık kaybolmaktan korktuğumda olmuyor değil, devam etmeliyim, şu anda bulunduğum duygu ve düşüncelerin arasında geziniyorum. En yoğun olarak gördüğüm ise yaşamın ne kadar yavan olduğu (Burda bir öz eleştiri yapacak olursam galiba inanç duygularımda zayıflama var ondan dolayı böyle düşünüyorum). Varlığımla bir artı oluşturmadığımı düşünüyorum (Bunu düşünen pesimist yanım, optimist yanımla birlikte feci bir kavgaya tutuştular optimist pesimistin dediklerine şiddetli bir muhalefet yapıyor ve ekliyor onun dediklerine kulak asma elbette hayata kattığın bir sürü sayısız artı var, bunlar çok önemli konular ama sen şu anda bunların farkına varamıyorsun). Sanki bu dünyada şu anda kaybolsam gitsem kimsenin farkına varacağını tahmin etmiyorum (diye ekliyor pesimist yanım, optimist doğal olarak karşı çıkıyor, dinleme onu diyede uyarıyor). O zaman insan soruyor kendine neden yaşıyorsun? Umutmu cevabın, neyi umut ediyorsun? Daha güzel bir yaşam mı? İşte yine insanın bilinmezliğine adım attık, daha güzel nedir? Kime göre güzel, neye göre güzel? Ne olursa güzel olacak, bunların cevabını verebiliyor musun? Sadece belli tahminlerin var.

Sonra indiğim derinliklerden yukarıya doğru çıkmam gerekiyor, sağduyulu davranmam gerekiyor (Bu sözlerin üzerine optimistin yüzüne güzel bir gülümseme yayılıyor. İşte diyor böyle ol). Sonra optimistle sohbete başlıyoruz. Bu arada pesimistin canının hayli bir sıkıldığını görüyorum. Böyle konuşmalar iyi gelmiyor ona. Soruyorum optimiste, peki güneş doğacak mı? Kesinlikle diyor kendinden emin, net bir tavırla. Sana şu anda doğmayacakmış gibi geldiğini biliyorum diyor ve ekliyor, ama unutma karanlığın en yoğun olduğu an güneşin doğmasından hemen önceki andır. Optimistle sohbet çok güzel geliyor rahatladığımı hissediyorum. Sonra bana yardım etmeye başlıyor, umutlarımı çıkartıyor tek tek ortaya onlara ne kadar sıkı tutunmam gerektiğini anlatıyor. Sonrasında umutlarımdam bir merdiven yapıyoruz birlikte, indiğim derinliklerden yukarıya daha kolay çıkabilmem için.

İnsan kapalı bir kutu sadece izin verilen kadar görebiliyoruz. İçeride ne olduğunu sadece kenidisi biliyor.