Diklemesine Teğet Geçiyoruz Hayatı

Diklemesine teğet geçiyoruz hayatı, nefes alıp verir gibi yapıyoruz, aslında aldığımızın gerçekten nefes olmadığını bilerek. Cebimizdeki hayat nakitlerinden harcıyoruz, anlamsızca, sonra da bir kahve fincanında arıyoruz nedenleri, dikerken kahve fincanını acıyan yüreğimize, yavaş yavaş telkinlerde bulunuyoruz kendimize, “sabret delikanlı sabret”, kendimize de “delikanlı” demekten de uzak durmuyoruz hani, saçlarımıza beyazlar düşmüş olsa da.

Sorgulamaların sonu da filmler gibi önceden kestirilebiliyor artık, sonunda hep bir mantık hep bir mantık, aman Allah’ım nasıl iştir bu böyle. Demek ki her dakika sorgulama yapmak gerekiyor, daha doğrusu daha büyük bir sınavın olduğunu bilerek yaşamak gerekiyor. Yaşadığımız bu gerçeksizlikten kurtulmak için, bir üst bilince ulaşmamız gerekiyor.

Olmuyor ama, çok şükela bir şekilde söylüyoruz da bir üst akla ulaşmak gerekliliğini, peki yapabiliyor muyuz yeteri kadar, klavyeyi kırmak istermişçesine tartakladığımız anlarda bile, yok yok olmuyor, başka bir yolu olmalı elbet bu gerçeksizliğin sarmalından kurtulmanın. Kurtulmak derken, evet kurtulmayı kastediyoruz her tarafımızı çepeçevre sarmış bu gözü dönmüşlüklerden, hırslardan, paradan, makamdan, mevkiden daha bir sürü ışıltılı görülen gerçeksizlik nedenlerinden.

Gene aynı yere geldik, sanırsam bu işte bir gariplik yok, olması gereken bu. Sorgularsın, belli değerlerin vardır, belli bir anayasan, bu değerler çerçevesinde alırsın aklını başına. Hafiften başkaldırmış olan yoldan sapma temayülünü böylece bertaraf etmiş olursun, Allah’ın izniyle.

Allah’a emanet.

MUSA YUVACI

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir